Babalar ve Oğulları


Günlerdir, olan biten yüzünden birçoğunuz gibi sinir harpleri yaşıyorum. Ağzımdan açık denizler akıyor, aklımdan “insani” yardım taşıyan gemiler geçiyor.

Şimdi şu koltuğa oturun, size başka bir şey anlatacağım.

Bilenleriniz bilir, Ramazan ayında yurdumuzun birçok yerinin bir takım kahvehanelerinde illegal olarak tombala oynatılır. Kumar yani, para karşılığı. İşte zamanlardan bir zaman, benim güzel ağbim bu kahvehanelerden birine 30 günlük kombine almış gibi dadanmış, bu işi para için değil zevk için yapma kıvamına ulaşmış, varını yoğunu çinkolara gömmeye başlamıştı. Sabaha karşı eve geliyor ve gelir gelmez de odasına çekiliyordu. Kumar marazı günden güne eriyip gitmesine neden olmuştu. Evlatceğizinin istikbalinden endişelenen çilekeş annem, durumu derhal ailemizin ekipler amiri babama iletti. Oysa annem genelde endişelenmez, babam da hiçbirimize müdahale etmezdi. Bu olağanüstü bir durumdu yani.

Ağbimin yine tombalaya gidip dalgasına baktığı bir gece, evde hararetli hararetli bu mesele konuşuldu. Annemin fantastik kafası, o gece ağbimi önce mafyaların eline düşürdü, sonra mecburen birkaç mafyacıyı vurdurdu, sonra bir süre kaçak hayatı yaşattı, o ara ona yardım ve yataklık eden babamı da mapus damlarında çürüttü filan. Hikaye daha uzardı da küçük kardeşim ağlamaya başlayınca babam birden celallenip yumruğu masaya vurdu. "Sen hiç merak etme hanım" diye başladığı cümle, ortamın havasından olacak, olaylı bitti. Babam coşmuştu. Ailemizde böyle şeylerin olmasına göz yumamazdı. Zaten şimdiye kadar onu yeteri kadar hoş görmüş ve iyice tepesine çıkmasına sebep olmuştu. Şımarıklığın ve ahmaklığın lüzumu yoktu. Gerekirse sert yapacak ve oğluna haddini bildirecekti filan.

Babam, gergin bir biçimde, sabaha kadar uyumayıp ağbimin gelmesini bekleyeceğini söyledi ve hepimizi odalarımıza gönderdi. Olabileceklerden korkmuştum o gece. Korkmak değil de tedirgin bir bekleyiş diyelim. Çünkü o zamana kadar babamı hiç öyle sinirli görmemiştim.

Sabah, annem sordu. Babam gazetesinden kafasını kaldırmadan "ben o işi hallettim" dedi. Bununla ilgili başka da bir şey konuşulmadı. Mevzunun şahit olamadığım kısmını ağbimden dinledim. Sabaha karşı eve girmiş, babam salonda televizyon izliyor. Diyalog şu;

-Aaa baba n'aber yea? Niye yatmadın bu saate kadar?
-Nerdeydin oğlum?
-(Çok normal bir şekilde) Tombalada.
-İyi.

Sonra kalkıp yatmış babam. Ağbime haddini bildirmiş yani. Biz onca tatavanın üstüne büyük bir kıyamet kopacağını düşünürken, babam sadece "iyi" demiş.

Ağbim, o geceden sonra bir daha tombalaya gitmedi.


3 yorum :

  1. Tam bir BABA gibi halletmiş..
    Şefkat,merhamet ve metanetle..

    YanıtlaSil
  2. babanın olaya müdahelesinden çok evladın babayı anlaması ve varmıki böyle evlat dedirtecek cinsten bir muhabbet...
    tebrikler babaya ve oğula ::)

    YanıtlaSil
  3. Mükemmel bir iletişim şekli, hayran kaldım:)

    YanıtlaSil