Cinnet Geçirten mesele #2

Saçlarımı kestirdiğinden beri başıma gelen saçmalıkların haddi hesabı yoktu. O günden bu yana kimlik belgesiyle çözmem gereken her işte cinnet göstergem tavan yapıyordu. Zira kimliğimde ki fotoğrafıma pek benzediğim söylenemezdi. Resmi makamlardaki muhataplarımı, kendimin kendim olduğuna ikna etmek için türlü çeşit taklalar atmam gerekiyordu. Ancak doğuştan suçlu biri olduğuma dair sarsılmaz inancım ve dolayısıyla yaşadığım gerilim yüzünden başarılı olmam her zaman mümkün olmuyordu.



Mesela geçenlerde atalardan dedelerden kalma arazinin devir teslim töreni için bütün sülale toplanmıştık. Ama zor bir toplaşmadan bahsediyorum. Bu iş için tee ebesinin amından gelen akrabalarım vardı yani. Neyse, tapu dairesinde birtakım aksilikler oldu ve iş ertesi güne kaldı. Aslında bu bile benim oralarda hadise çıkarmam için yeterliydi ancak büyük bir gayretle sükûnetimi korudum dostlarım. Valla korudum. Epey korudum yani. Kardeşim beni kolumdan çekip çıkarmasa daha da korurdum bence :/


Ertesi gün o toplaşmaya dahil olmam söz konusu bile olmadığı için kardeşe vekalet vereyim dedim ben. Yani ben demedim de daha aklıselim biri dedi. Bu arada noterin kapanmasına sayılı dakikalar kalmış. Biz her türlü trafik kuralını ihlal ederek notere yetiştik. Vekaleti vericem ve bir daha bahsi geçen akrabalarımla herhangi bir cenazeye kadar görüşmicem, planım bu. Noterde bir tane orospu vardı. İçeri girerken kendisinin orospu olduğunu henüz bilmiyordum tabi, gündemim farklıydı. Zira bir A4 kağıdı için eşşek hayvanı kadar para istediklerini öğrenmiştim ve sinirim bu noktada yoğunlaşmıştı. Bahsi geçen orospu nüfus kağıdıma baktı, sonra bana baktı, sonra tekrar nüfus kağıdıma derken gayet normal bir şekilde soğuk damgamın uygun olmadığını ve nüfus kağıdımı değiştirmem gerektiğini söyledi. Ben idrak edemedim tabi başta. Hangi vezneden hallediliyor filan diyorum. Kadın nüfus idaresinden demesin mi? Ne yani bugün hallolmayacak mı bu iş? Olmazmış. O kimlikle bana herhangi bir belge vermesi katiyen mümkün değilmiş. Zaten kimliğimdeki kişiye de hiç benzemiyormuşum. Bunu bi de böyle kinayeli kinayeli söylüyor. Benim kafadan alarm sesleri duyulmaya başladı. “Bana baksana sen, ben o soğuk damgayı alır senin…” Derken kardeşim beni kolumdan çekip çıkardı ve başka bir notere gittik.


O noterdeki memureler orospu değildi ama bence istidatları vardı. Çünkü onlara da fotoğraf beğendiremedim. Yenisini çektir gel dediler. Ya ben hangi arada yeni fotoğraf çektireyim diye çemkirmeye başlamıştım ki kardeşim beni kolumdan çekip çıkardı ve fotoğrafçıya gittik.


Fotoğrafçı, bilgisayarda batak oynamakla meşguldü ve haline bakılırsa beni fotoğraflamaya hiç niyeti yoktu. “Dikkatinizi çekmek için soyunsam mı nabayım” derken kardeşim kolumu cimcikledi. Adam bir zahmet kalkıp çekti fotoğrafımı işte. En şipşakından istedik ama bu, işimizin acil olduğunu anlatmaya yetmemiş olacak ki adam batak oynamaya geri döndü. Fotoğrafların arka taraftaki makineden çıktığını gördüm ama bizim kumarbaz, bilgisayarın başından kalkmıyor, fotoğraflarımı vermiyordu. Noter kapandı kapanacak. Sinirlenmekten yorgun düştüğüm için ağzımı açacak halim de kalmamış. Gözümü karartıp makine ve adamla aramızdaki kapıyı açtım ve fotoğraflarıma doğru çevik bir hareket yaptım ki kardeşim beni kolumdan tuttuğu gibi… :/


Bütün gün yaşadığım asabiyetli meseleler yüzünden yüzüm kireç gibi çıkmıştı. Tıpkı at hırsızlarına benziyordum. Arkada birkaç çizgi filan olsa direkto mahpus fotoğrafı gibiydi yani. Ama mühim değildi. Vekaletime kavuşmuştum. O vekalet sayesinde bütün sikko bürokratik işleri kardeşime kasıp ilk otobüsle evime kaçtım. Ama sizin de tahmin edeceğiniz gibi, hikaye burada bitmedi dostlarım.


0 yorum :