Tımarhane Notları #2


Doktor Senem hanım, florasan lambanın ışığında büyük bir ciddiyetle beyin tomografime baktıktan sonra yakın gözlüklerini burnunun ucuna kadar itip bana döndü ve “Size 3 vakte kadar bir yol görünüyor” dedi.

‘Son Nefes Turizm, sizleri sürprizlerle dolu bir yolcuğa davet ediyor. İmamın kayığıyla öldüğünüz yerden alınıyor ve yol boyu elinizi kefeninizin cebine sokmuyorsunuz.’ türünden cümleler kafamın içinde dolaşmaya başladı. Takdir edersiniz ki, bir doktor bir yoldan bahsediyorsa kesinlikle iyi bir şey söylemiyordur.

Esasen Doktor Senem hanım da birçoğumuz gibi kritik durumlarda esprili görünmek adına saçmalayanlardan biri. Bunun bir de kontrolsüzce yapılanı var. Mesela bir arkadaşım, aşık olduğu adamdan hiç beklemediği bir anda evlilik teklifi alınca oldukça belirgin bir biçimde osurmuş. Bana kalırsa götüyle cevap vermiş. Tabi evet mi hayır mı dediğini bilemiyoruz. O dili henüz çözemedik. Neyse, şimdi mutlular ve bu utanç gecesini hiçbir ortamda anmayarak unutmaya çalışıyorlar. Oysa bir şeyi anmamak, onu unutmak anlamına gelmiyor.

Senem hanım, çok yaratıcı bulduğu bu esprisine gülmediğimi fark edince koridordaki görevliye 47 numarada yatan nörolog Muharrem Hanım’ı çağırmasını söyledi. Bir kadın için talihsiz bir isim. Ama Muharrem Hanım’ın talihsizlikleri bununla bitmiyor. Tıp fakültesindeyken tanışıp sevişerek evlendiği kocasını, erken biten bir iş gününün ardından döndüğü evinde yatakta biriyle yakalamış. Bir adamla. Üniversiteden hocaları olan, ismi Muharrem olan bir adamla. İnsan, isminin kaderini yaşar derken kastettikleri şey bu olmasa gerek. Muharrem Hanım’ın o gün itibariyle başlayan kahkahalarını hiçbir doktor durduramayınca ailesi çareyi buraya yatırmakta bulmuş. Benim için bir sakıncası yok, gülen insanları her zaman sevmişimdir.

Muharrem Hanım şen kahkahalarıyla odaya girdiğinde Senem hanım ona halen florasan lambanın önünde duran beyin tomografimi işaret ederek ne düşündüğünü sordu. Senem hanım, bu güleç hanımefendinin tıp bilgisine sık sık başvurur. Muharrem Hanım ise filmi biraz inceledikten sonra koşarak yanıma geldi ve ellerimi sımsıkı tutarak büyük bir mutlulukla “Tebrik ederim, baba oluyorsunuz!” diye çığlık attı. Doktor Senem masasının altındaki zile basarak içeriye çağırdığı hasta bakıcıları Muharrem Hanım’ın ilaçlarını aksatmış olmalarıyla ilgili azarlarken ben kadından ellerimi zor kurtarıp kendimi dışarı attım.

Aslında tomografide ne olduğunu görmek için tıp eğitimi almış olmak gerekmiyordu. Sol Frontal lobumda ( kalbimde ) büyük bir boşluk vardı ve yaşadıklarım beni yanıltmıyorsa, kolay kolay dolacağa da benzemiyordu.

Deli olduğumu düşünmeyin lan deli olan Muharrem hanım.

0 yorum :