Göğe Bakalım


Öyle aslında. Şaşırtıcı hiçbir şey yok. Dünyanın çok kafasına göre bir ritmi var. Bir şeyler oluyor mesela, birden uzaylıların istilasına uğramışız, ne biliyim, hayvanlarcasına büyük şiddette bir deprem olmuş, yerküredeki çatlakların arasından dinozorlar çıkmış, denizler yanmaya başlamış, üstelik bunların hepsi aynı anda olmuş gibi. Aha diyorsun bu sefer kesin tezeği avuçla yedik. Ama sonra evin duvarı yıkılıyor, amına koyim, evin duvarı yıkılıyor lan sfgsfssfsaad Çok saçma değil mi? Göğe bakalım.

Götüm de kot pantolon, üstümde t shirt,  çantamda laptop koyuldum Beyoğlu'nun yoluna o gün. Yolda müzik dinledim, Radiohead iyi bir yürüme arkadaşı, güzel şeyler düşünmeye çalıştım. Çok güzel hissettiren bir vaziyet de var zaten beri yandan, motivasyonum yüksek, gidip sakin bir yere oturucam ve yazıcam. Hızlı adımlarla yürürken İstiklal'in ortasında böyle hani sabundan balon üfleyen adamlar var ya, onlardan birini gördüm. Gün batıyor, ters ışık muhteşem, her şeyi gölge haline getiriyor, o anda görünen tek renkli şey balonların ışıkla değişen renkleri. Dedim "Ne güzel lan ne güzel, aslında dünya ne güzel." Sonra gidip bir yere oturdum ve twitter'a girip "Hepimiz birden delirebiliriz, göğe bakalım ::" yazdım. Bir Word dosyası açıp yazacağım öyküyü düşünmeye başladım ki telefon çaldı. Arayan ev sahibi. Kirayı geciktirdim diye bıdı bıdı yapacak sandım. "Tofo merhaba, ben şu an yatak odanızdayım." dedi. Neden? Neden benim yatak odamdasınız? Yani sizin benim yatak odamda olabilmeniz için hangi kozmik şartlar biraraya gelmiş olabilir? Mikrosaniye içinde aklımdan bi milyon şey geçti. "Yatak odanızın duvarı yıkıldı, dışarıdan girdik ustalarla beraber." assfgdsffsgfsgfsfdsg Abi aralıksız dört saat güldüm. Evim kırılmış lan adffafasfdgsf. Yatağımdan göğe bakılabiliyor. Hepimiz birden delirebiliriz. Öyle işte, güldüm n'abiyim. Sonra biraz ağladım ama, ne yalan söyliyim. Başıma gelen şeyleri komikleştirerek dayanmaya çalışmaktan biraz yoruldum çünkü. Ama başka bir yol da bilmiyorum.

Her neyse. Bir süredir bu sebeple mobil bir hayat yaşıyorum. 1 saat sonra ne yapacağıma, nerede olacağıma dair hiçbir fikrimin olmadığı günler. 1 saatleri uç uca ekleyerek zaman geçirmek biraz daha kolay, çünkü parçalara bölmek her zaman iyidir. İyiyim yani. Beni merak etmeyin. Artık daha çok göğe bakıyorum. Çünkü dediğim gibi, dünyanın çok kafasına göre bir ritmi var ve hepimiz birden delirebiliriz.


1 yorum :

  1. tesadüfleri mi seversin yoksa hayatı hep olay olarak mı görüyorsun yahut olaylar kime yansıyacağını mı biliyor arkadaşım bu yazıyı okuduktan sonra başım yere gelmedi hep havalıyım sayende gerçekten çok güldüm bende :)

    YanıtlaSil